Sibel Can’ın “Hayat Söz Müziği”: Bir Kadın ve Bir Erkeğin Çıkmaz Yolu
Bir gün, bir parkta yürürken, kenarda durup huzur içinde dinlenen bir kadının, gözlerinde kaybolmuş derin bir boşluk gördüm. Her ne kadar dışarıdan sakin görünse de, içindeki fırtınayı hissedebiliyordum. Yanına yaklaşıp, ona bir şeyler sormak istedim ama bir an düşündüm: Acaba soracaklarım, o derin sessizliği bozabilir miydi? Bir kadının yaşadığı yalnızlık, bazen sözlere bile ihtiyaç duymaz. Belki de her şey bir şarkı gibi, kelimelere dökülemeyen duygularla akıp gider. O anda, Sibel Can’ın yıllar önce seslendirdiği “Hayat Söz Müziği” şarkısı aklıma geldi. Bir kadının yaşadığı içsel çatışmalar ve aynı zamanda bir erkeğin çözüm odaklı yaklaşımı arasındaki dengeyi tam olarak anlatan bir şarkıydı.
İşte bu şarkının sözleri, bana yalnızca bir kadının kalbini değil, aynı zamanda bir erkeğin dünyasına dair ipuçları da sunuyor. Bu yazıda, “Hayat Söz Müziği”ni hem bir kadın hem de bir erkek perspektifinden ele alacağım. Çünkü bu şarkı, sadece bir melodiden çok daha fazlası.
—
Bir kadın, bazen kendini ifade etmek için kelimelere bile gerek duymaz. Gözlerindeki yalnızlık, içsel dünyasındaki fırtınalarla yarışır. Ama bir erkeğin yaklaşımı farklıdır. O, çözüm odaklıdır. İşler ters gittiğinde, durup çözüm arar. İçindeki fırtınayı ya bir mantıkla, ya da sadece sağduyu ile çözmeye çalışır. Ama bu, her zaman yeterli olur mu? Kadın, her zaman duygularını daha derinden hissederken, erkeğin çözüm odaklı yaklaşımı bazen duyguların derinliklerini göz ardı edebilir.
Şarkının sözlerine dönecek olursak, “Hayat söz müzik, kimseye ait değil, ben de bilemem” kısmı, bir kadının dünyasında derin anlamlar taşır. Bu sözler, içsel bir özgürlük çağrısı gibidir. Kadın, hayatı bir müzik gibi yaşar, her bir anın melodisini farklı hisseder. Bu özgürlük, yalnızca bir kadının hayatını anlamak için gerekli olan bir bakış açısını sunar. O, kelimelerle değil, duygularla yaşar. Ve bazen, bir erkeğin, çözüm arayışında kaybolan yaklaşımına karşı, sadece duygularla yanıt verir.
—
Emine ve Murat, birbirini seviyorlar ama aralarındaki ilişki tam olarak istedikleri gibi değil. Emine, hayatı daha duygusal ve ilişkisel bir bakış açısıyla yaşar. Her anın anlamını, bir şarkının sözlerinde bulur. Gözleri, yaşadığı anın büyüsünü saklar. Ancak Murat, ilişkiye bakarken daha stratejik ve çözüm odaklıdır. Sürekli olarak çözüm arayışı içinde, sık sık sorunları “çözmek” ve daha mantıklı bir şekilde hareket etmek ister.
Bir gün, Emine’nin derin bir içsel boşluk hissettiği bir an vardı. O, her şeyi içinden yaşıyor, dışarıya yansıtmıyordu. Murat ise bir problem olduğunda hemen çözüm önerileri sunuyordu. Fakat Emine, bir çözüm değil, sadece bir anlayış arıyordu. Murat, çözüm önerilerini sunarken, Emine’nin içsel dünyasındaki boşluğu fark etmedi. Çünkü Emine, her şeyin melodisini hissediyor ama kelimelere dökemiyordu.
İşte bu noktada, Sibel Can’ın “Hayat Söz Müziği” şarkısının sözleri devreye giriyor. “Kimseye ait değil” derken, kadın, kendi hayatının bir parçası olan duyguları, sadece kendine ait görmek istiyor. Onun için, hayat bir şarkı gibidir. Bir erkeğin çözüm önerileri, bazen bu melodiyi bozar.
—
Birkaç hafta sonra, Murat, Emine’ye sadece dinlemeyi ve anlamayı öğrenmeye karar verdi. Artık çözüm odaklı bir yaklaşım yerine, içindeki duygulara yöneldi. Emine’nin gözlerinde kaybolmuş boşlukla yüzleşti ve onu sadece dinlemeye başladığında, Emine’nin içsel dünyası ona açıldı. Çünkü bazen, hayatı çözmeye çalışmak yerine, sadece anlamaya çalışmak, en büyük çözümdür.
Ve işte bu, “Hayat Söz Müziği” şarkısının özüdür. Kadınlar ve erkekler arasındaki farkları, bazen kelimelerle değil, duygularla anlamak gerekir. Her iki taraf da birbirini anladığında, yaşamın melodi ve sözlerinin nasıl birleşebileceğini keşfeder.
—
Siz de böyle anlar yaşadınız mı? Bir kadın ve bir erkeğin dünyasındaki farklılıkları nasıl hissediyorsunuz? Yorumlarda paylaşın, hep birlikte konuşalım…