Haşhaşın Faydaları: Herkesin Sevgilisi, Ama Kimse Tam Anlamıyor Bir an için gözlerinizi kapatın. Ne görüyorsunuz? Bir sahil mi, yeşil bir orman mı, yoksa her sabah kahvaltıda gördüğünüz o şahane haşhaşlı çörek mi? Evet, evet! Haşhaş, sadece bir tat değil, aynı zamanda vücudumuza sayısız fayda sağlayan bir süper kahraman! Ama gelin, haşhaşın ne kadar mükemmel olduğuna dair gerçekleri biraz eğlenceli bir şekilde keşfe çıkalım. Haşhaş, aslında pek çok kişi için “yemeklerde ufak bir dokunuş” ya da “görünüşüyle tatlıları süsleyen bir süs” olmaktan öteye gidemiyor. Ama haşhaş, sadece gıda dünyasında değil, sağlık dünyasında da gizli bir süper kahraman! Yani, “evet, şu anda…
Yorum BırakKısa ve Öz Yazılar
Sedanter Yaşam: Gelecekte İnsanlık ve Toplum Üzerindeki Etkileri Bugün, modern dünyada çoğumuz “sedanter yaşam” kavramıyla karşılaşıyoruz. Bu terim, genellikle hareketsiz, fiziksel aktivitenin sınırlı olduğu yaşam tarzlarını tanımlar. Ama bu sadece bir yaşam biçimi mi, yoksa geleceğimizi şekillendirecek bir trend mi? Çalışmalar, teknoloji, şehirleşme ve değişen iş modelleriyle birlikte, toplumların giderek daha fazla sedanter hale geldiğini gösteriyor. Ancak bu durumu yalnızca bir sorun olarak mı görmeliyiz, yoksa bununla birlikte bir fırsat mı doğuyor? Gelin, bu durumu hem erkeklerin stratejik, analitik bakış açısıyla hem de kadınların toplumsal etkiler üzerine odaklanan bir vizyonla ele alalım. Teknolojik İlerlemenin Getirdiği Hareket Azalması Teknoloji, insan hayatını…
Yorum BırakHareketsiz Yaşam Kabızlık Yapar mı? Toplumsal Cinsiyet ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Bakış Birçoğumuz, günümüzün hızlı tempolu yaşamında hareketsizliğin getirdiği olumsuz etkileri bir şekilde deneyimlemişizdir. Ancak bu etkiler yalnızca fiziksel sağlıkla sınırlı kalmaz. Kabızlık gibi, belki de en sık göz ardı edilen sağlık sorunlarından biri, hareketsiz yaşam tarzının somut bir sonucu olarak ortaya çıkabilir. Peki, bu sorunun toplumsal cinsiyet ve sosyal adaletle nasıl bir ilişkisi var? Kadınlar ve erkekler farklı şekillerde mi etkileniyor? Bu sorulara birlikte cevap ararken, toplumsal rollerin ve eşitsizliklerin, bireysel sağlık üzerindeki etkilerini daha iyi anlayabiliriz. Toplumun çeşitli kesimlerinden gelen farklı bakış açıları, hareketsizliğin sadece bir sağlık…
Yorum Bırak3 Haziran’da ne oldu? Bir tarih olarak bu gün, belki de bazılarının hafızasında solgun bir iz bırakmış olabilir. Fakat gerçekte, toplumsal hafızamıza baktığımızda 3 Haziran, bir çok olayla yüklü, derin etkiler yaratmış bir tarihtir. Pek çoğumuz için sıradan bir gün olarak geçse de, dikkatle bakıldığında yaşananlar ve alınan kararlar, toplumsal yapıyı şekillendiren önemli kırılma noktalarıdır. Peki, bu gün, hepimizin bilmesi gerekenleri düşündürtecek kadar önemli mi? Gerçekten üzerine konuşulmaya değer mi? Öncelikle, 3 Haziran’ın toplumsal, kültürel ve siyasi bağlamda nasıl bir yeri olduğunu sorgulamak gerek. Bu tarihte yaşanan olaylar genellikle ölü bir noktada kalmaya meyillidir; çünkü insanlar neyi nasıl hatırlayacaklarını bilemezler.…
Yorum BırakSonuna Kadar: Bir Şarkının Geleceğe Uzanan Yankıları Bazı şarkılar vardır ki sadece çıktıkları dönemin değil, gelecek yılların da ruhuna dokunur. Ferda Anıl Yarkın’ın “Sonuna Kadar” adlı eseri 1994 yılında hayatımıza girdiğinde, belki de kimse onun kültürel hafızada böylesine kalıcı bir yer edineceğini tahmin etmemişti. Bugün bu şarkıyı yeniden düşünmek, sadece nostaljiyle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda geleceğin toplumunu, ilişkilerini ve değerlerini de sorgulamamız için bir fırsat sunuyor. Benim niyetim bu yazıda, sizinle bir beyin fırtınası başlatmak. Bir şarkının 30 yıl sonra bile hâlâ konuşuluyor olması ne anlama geliyor? Geleceğin toplumunda müziğin yönlendirici gücü daha da artacak mı? Gelin bu soruları birlikte…
Yorum BırakOsmanlı Ne Zaman Fethedildi? Farklı Perspektiflerden Bir Bakış Osmanlı İmparatorluğu’nun ne zaman “fethedildiği” konusu, tarihin en çok tartışılan ve üzerine pek çok farklı görüşün oluştuğu bir meseledir. Hangi tarihin “Osmanlı’nın sona erdiği” ya da “fethe uğradığı” olarak kabul edileceği, pek çok faktöre bağlıdır. Bu yazıda, hem erkeklerin objektif, veri odaklı hem de kadınların duygusal ve toplumsal etkiler üzerinden bakış açılarını birleştirerek, Osmanlı’nın sonunun ne zaman geldiğine dair çeşitli perspektifleri ele alacağım. Erkeklerin Objektif ve Veri Odaklı Bakışı: 1922 mi, 1453 mü? Erkekler genellikle daha çok veriye ve somut, ölçülebilir olaylara odaklanır. Osmanlı İmparatorluğu’nun sona erdiği tarih konusunda, çoğu kişi için…
Yorum BırakBir inşaat alanını düşündüğümüzde, beton ve el arabaları gözümüzde genellikle erkeğe dair bir imgeler bütünü oluşturur. İnşaat işçilerinin büyük bir kısmı, genellikle fiziksel gücü yüksek erkeklerden oluşur ve bunun doğal sonucu olarak, bu işlerle ilgili sohbetlerde de hep erkek egemen bir dil hakimdir. Ancak, inşaata dair her şeyin sadece erkeklerin dünyası olduğunu düşünmek, toplumsal cinsiyet rollerine dair önemli soruları da görmezden gelmektir. Bugün, 1 metreküp betonun kaç el arabası yapacağını anlamaya çalışırken, aslında toplumsal cinsiyetin iş gücü ve toplumsal eşitlik üzerine etkilerine de odaklanmamız gerektiğini unutmamalıyız. Birçok kadın, özellikle inşaat gibi fiziksel güce dayalı alanlarda, hala yalnızca ikinci plana atılan…
Yorum BırakGeçmişin Merak Uyandıran Rütbesi: Mirliva Neye Denk Geliyor? Tarih boyunca askeri unvanlar sadece savaş meydanındaki görevleri değil, aynı zamanda toplumsal statüyü, gücü ve itibarı da temsil etmiştir. Osmanlı’nın karmaşık ve köklü askeri sistemi içinde yer alan “Mirliva” rütbesi de bu bağlamda dikkat çekici bir noktadır. Bugün, bu unvanın modern askeri karşılığını bilimsel bir merakla, farklı bakış açılarıyla birlikte inceleyelim. Mirliva’nın Tarihsel Arka Planı “Mirliva” kelimesi, Arapça kökenli olup “liva” yani sancak ile bağlantılıdır. Askeri terminolojide sancak, birliğin hem sembolü hem de yönetim alanı anlamına gelir. Mirliva ise kabaca “sancak beyi” veya “sancağın komutanı” şeklinde yorumlanabilir. Osmanlı ordusunda mirliva, genellikle bir…
Yorum BırakSibel Can’ın “Hayat Söz Müziği”: Bir Kadın ve Bir Erkeğin Çıkmaz Yolu Bir gün, bir parkta yürürken, kenarda durup huzur içinde dinlenen bir kadının, gözlerinde kaybolmuş derin bir boşluk gördüm. Her ne kadar dışarıdan sakin görünse de, içindeki fırtınayı hissedebiliyordum. Yanına yaklaşıp, ona bir şeyler sormak istedim ama bir an düşündüm: Acaba soracaklarım, o derin sessizliği bozabilir miydi? Bir kadının yaşadığı yalnızlık, bazen sözlere bile ihtiyaç duymaz. Belki de her şey bir şarkı gibi, kelimelere dökülemeyen duygularla akıp gider. O anda, Sibel Can’ın yıllar önce seslendirdiği “Hayat Söz Müziği” şarkısı aklıma geldi. Bir kadının yaşadığı içsel çatışmalar ve aynı zamanda…
Yorum BırakTürkiyede Havra Var mı? Geleceğe Dair Bir Beyin Fırtınası Bir gün oturup kendime şu soruyu sordum: “Türkiye’de havralar var, ama onların geleceği nasıl şekillenecek?” Bu, yalnızca bir mekânın varlığı ya da yokluğu değil, aynı zamanda kültürel çeşitliliğimizin gelecekte nasıl algılanacağına dair de ipuçları veriyor. Bunu düşünürken fark ettim ki, erkekler bu konuyu daha çok stratejik ve analitik yönleriyle ele alıyor; “Bu yapılar ne kadar korunabilir, turizmde nasıl kullanılabilir, şehir planlamasında nasıl yer bulabilir?” gibi sorular soruyorlar. Kadınların yaklaşımı ise daha çok insan odaklı: “Toplumsal hafıza nasıl canlı kalır, genç nesiller farklı dinleri nasıl tanır, birlikte yaşama kültürü nasıl gelişir?” Bu…
Yorum Bırak